-
1 imkân
возмо́жность (ж)* * *возмо́жныйimkân dışı — невозмо́жный, неосуществи́мый
imkân haricinde — сверх возмо́жного
imkân sağlamak — обеспе́чивать возмо́жность
imkânı var — есть возмо́жность
imkân vermek — предоставля́ть возмо́жность
imkânı yok — нет возмо́жности, нельзя́
dar imkânlar — ограни́ченные возмо́жности
geniş imkânlar — широ́кие возмо́жности
ulaşım imkânları — тра́нспортные возмо́жности
См. также в других словарях:
imkân vermek — uygun şart veya durum sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
ortam yaratmak — imkân sağlamak Devlet ... elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirleri alır. Anayasa … Çağatay Osmanlı Sözlük
yayımlatmak — i Yayımlanmasına sebep olmak, yayımlanmasına imkân sağlamak Ama nerede yayımlatacaktın bunu? Y. Z. Ortaç … Çağatay Osmanlı Sözlük
sonuç vermek — bir durumun sağlanmasına imkân sağlamak Çalışmaları sonuç vermedi … Çağatay Osmanlı Sözlük
koz vermek — imkân tanımak, elverişli durum sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaşatmak — i 1) Yaşamasını sağlamak veya yaşamasına imkân vermek Mükrimin Hoca, İslam tarihini sade öğretmez, yaşatırdı. H. Taner 2) mec. Daha iyi ve zengin bir hayat sürmesini sağlamak O karısını yaşatıyor. 3) nsz, mec. Keyiflendirmek, mutlu etmek ...… … Çağatay Osmanlı Sözlük
kaçırmak — i 1) Kaçmasını sağlamak veya kaçmasına imkân yaratmak 2) Bir işi belirlenen zamanda yapamamak Maçı kaçırdım. 3) nsz Zor kullanarak yanında götürmek Kız kaçırmak. 4) Bir daha ele geçmemek üzere yitirmek Fırsatı kaçırdım. 5) Yararlanamamak… … Çağatay Osmanlı Sözlük
olanak — is., ğı Yararlanılan uygun şart veya durum, imkân Zamanını istediği gibi tasarruf etme olanağı elindedir. H. Taner Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller olanak sağlamak … Çağatay Osmanlı Sözlük
yaptırmak — i, e Yapmasını sağlamak, yapmasına imkân vermek Uzatmayalım, yeni yaptırdığım smokini giydim. B. Felek … Çağatay Osmanlı Sözlük
alt etmek — üstünlük sağlamak, yenmek Sanatı kendi şartları, kendi ölçüleri içinde alt etmeye yanaşmadıkça gerçek sanatkâr olmaya imkân yok. O. V. Kanık … Çağatay Osmanlı Sözlük
EKONOMİ — yun. İktisad. Tutum. Geliri gideri hesaplıyarak lüzumsuz masrafı bırakıp artırmağa çalışmak. Ölçülü ve idâreli harcamak. İnsanların sınırsız olan ihtiyaçlarıyla bunları sağlamaya yarayacak sınırlı imkân ve vasıtalar arasında mümkün olan azami… … Yeni Lügat Türkçe Sözlük